28 Nisan 2017 Cuma

İZNİK ULTRA 15K YARIŞ RAPORU



        Uykuyla uyanıklık arasında dolanıyorum.



        O sırada biri dürtüyor, uyku ile uyanıklık arası dediğim yerden uyanık olma haline biraz daha yaklaştırıyor beni. Ali abi bu, “kalk, kahvaltıya gidiyoruz”



        Saate bakıyorum 8.30.  “Bizim koşu 13.30’da abi, ne bu acele 3’te uyuduk zaten, İznik ayazında çadırdayız ve bu sene başka soğuk,  saat başı uyandırmayın beni siz gidin, ben biraz daha uyuyup geliyorum “ dedim.



        Bir saat daha anca uyudum, uyumadım. Çadırı açtığımda beni karşılayan şey, İznik Gölü, insanın bütün yorgunluğuna iyi gelen bir görüntü, iyi ki buradaydım.
Foto:Özgür Uçan


Kalkıp fuar alanına gittim. Yaklaşık dokuz saat önce altmış kadar hayal ötesi azme sahip insanı 140 km’yi koşmaları için uğurlamıştık. Bir süre bisikletle arkalarından takip ettiğim bu insanların görüntülerini videoya almıştım. Birkaç gündür geriye dönüp -dönüp izliyor ve hep aynı tepkiyi veriyorum: “Olabilir mi böyle bir şey?”
İznikultra başlangıcı

Bizimkilerin kahvaltılarını yaptığı yere geri dönmüştük. Seyir Butik adında ismiyle müsemma bir mekân; kahvaltılıklar, ev yapımı börekler çörekler…Nasıl olsa yakarsın, koşacaksın o kadar Ceyhun deyip gömdüm hepsini. Pişman değilim.

Zaman daralmıştı, Kamp alanına doğru yola çıktık. Bizim ekip ağ atan balıkçılara takıldı bir müddet, tek başıma döndüm ve hazırlanmaya başladım.
İznikli balıkçılar  Foto:Ali Koç
Sonra ikili de geldi. Ali abi koşamayacak halı saha sakatı bu yüzden Özgür abiye verdi numarasını. Kendisi bisikletle asfalt yollardan takip edecekti koşuyu. Sonradan öğrendim ki Derbent’e 2 saatte çıkmış ve başlangıçı kaçırmış







Bizi start alanına taşıyacak servisler tarihi Ayasofya Cami önünden kalktı, İznik tarih kokan bir ilçe gölünden bile tarih fışkırıyor.  

Servise bindik, dolunca hemen hareket ediyor, konu madem buraya geldi belirtmekte fayda var; organizasyon her adımı ince düşünmüş ve bu kadar büyük coğrafyaya dağılmış bir maratonu kontrol altında tutmak hiç kolay olmamalı.

On beş dakikalık yolculuk sonunda Derbent’e ulaştık. Koşunun başlamasına 1 saat vardı, Hava buz, dolayısıyla köy kahvesi tıklım tıklım, bir köşeye tünedik, içeride dönen sıcak ve samimi koşu muhabbetleriyle bir nebzede olsun üşümeyi üzerimizden attık. 

Birer çay, bakkaldan çikolata, son olarak tuvalet ihtiyacı ve hafif ısınma derken start zamanı gelmişti. Her zamanki gibi ön tarafı zar zor zapt ediyordu görevliler,  hani öndekiler uçmayı biliyor ama bir de koşmayı denemenin hevesine bürünmüş gibi hırslı ve hevesliydiler. 
Foto:Tohum Otizm
Geri sayım yapıldı, koşmaya başladık, kimseye dokunmadan ön tarafa doğru ilerledim, daha ilk düzlükte etraftan gelen sesler hiç iyi değildi.

 Çoğu koşucu startın gazına gelmiş olmalı ki nefes nefese ilerliyordu.Bariyerden atlayıp yolun karşısına geçtik. ilk yokuşla beraber kopuşlarda başladı. Beşerli, onarlı gruplara bölündü kalabalık. Benim de nabzım epey yükseldi ve patika koşusunun olmazsa olmazı yürümek, böylece payıma düşmüş oldu. Tabi otuz saniyelik yürüyüşlerden bahsediyorum. Yürürken bile birilerini geçmemeye çalışıyorum, çünkü inişi tek yapmak, her zaman daha az riskli oluyordu geçen seneden aklımda kalmıştı bu.

Geçen yıl çok gereksiz gördüğüm iki kısmı organizasyonun çıkardığını fark ettim. Bu noktaları kestirmeden geçen çok sayıda kişiyi de farketmiştim.

Artık tırmanış bitmişti.  Sola kıvrımlı düzlük bölüme girdik, bu dönüş sağlı sollu iki şeritle çok net işaretlenmişti fakat bir grup yukarı doğru koşmaya devam etmişti. Seslenmeler, bağırmalar derken dönen olmamıştı. Patikada en çok rastlanan durumlardan biri; hızlı koşacağım derken etrafına bakmadan öndekini takip etmek, benim de başıma gelmişti bu, çok can sıkan bir durum.

Düzlüğün solu uçurumdu: “Manzara mükemmel saati durdur otur manzarayı izle öyle güzel. “

İniş başlamıştı. Önümdeki arkadaş iyice farkı açmıştı benimle, arkamda da kimse yoktu, velhasıl tam istediğim gibi bazı noktalar çok dik, fren yaparken kalf  bölgesinde yangın çıkıyor ve sanki buralarda en ufak dikkatsizliğin sonucu takla olabilir diye, temkinli ve hızlı inmeye çalıştım bu bölgede. Geçen seneki sekmelerim, kalça ağrısı olarak dönmüştü bana. Manzara yine çok iyi, İznik bütün ihtişamıyla karşımdaydı.

Dırazali Köyü’ne yaklaşmıştık, arkamdan patır patır ayak sesleri bir grup geliyordu. İçlerinden biri öne fırladı,-  bu daha sonra tanışma fırsatı bulduğum Menevşe’idi. Beni geçip gitti, ama az sonra yanındaydım ,çocukların alkışlarına ve çaklarına karşılık verdik ve  tekrar tempomuzu birbirimize uydurup öylece devam ettik.
Foto:Aksiyon footografları
Caner Odabaşoğlu’nun geçen sene elli kilometre koşarken kendi kendine söylendiği düzlüğe başlıyoruz , hani kolumda saat olmasa zaman geçmiyor, yol bitmiyor derim öyle bir yerdi burası.



Bacaklarda güç var, nabız iyi tempoya devam fotografçı arkadaş bana on üçüncü olduğumu söylemişti, devam ederken. Fena da gitmiyorduk doğrusu, Fakat arkadan gelen 5-6 kişilik grup bizi geçti, bu grup üyelerinin başta bahsettiğim kaybolan grup olma ihtimali çok yüksek


Foto:İsmet Ablay



Kale görünmüştü artık,  bitiş noktası değiştiği için kalan mesafeyi tam kestiremiyordum ve sağa kıvrıldık.  Düz devam ilerden sol yapıp finish caddesine girerken arkama baktığımda bir kadın koşucu hızlı yaklaşıyordu, yüklen dedim ben arkadayım.  Ama arkadan gelen koşucu son gücüyle onu geçmişti. Ben de İznik halkının alkışları arasında bitiş noktasına gelmiş bulundum.

Yine çok keyif aldığım bir koşu böyle bitti işte.  Bu küçük ilçedeki insanların ilgisini başka yerde görmek çok zor, organizasyonu sahiplenmişler adeta.

Çini ,madalya, su, yoğurt, ayran ,çiğ köfte derken alandan ayrıldık ve çadırı toplayıp kapanış yemeğimizi yiyip dönüş yoluna koyulduk

Dönüşte soygun yoluna girmedik fakat bu sefer de İstanbul trafiği bizi beklemişti, ki hep bekler.

Şimdiden özledim seni İznik, ben bu satırları yazarken kim bilir ne yapıyorsun?  Seneye elli kilometrede görüşmek dileğiyle, gözlerinden öperim.
                                                 
                                                                                                

BODRUN ULTRA 23K YARIŞ RAPORU

Aylardan kasım.Takvimde ilk işaretlediğim yarışlardan Bodrun Ultra geldi çattı Bodrum bizi bekliyordu vakit yola çıkmanın vaktiydi.  Saba...